Burada hobilerden, severek yapılan aktivitelerden bahsetmiyorum. Tam anlamıyla GELİR odaklı bir sistem olarak iş modelinden bahsediyorum. Hayatımızı sürdürmemizi sağlayacak; bizi besleyecek, giydirecek, barındıracak; hatta hobilerimiz ve tatillerimiz için bize finansman oluşturacak bir sistemden bahsediyorum.
Hem eğlenip hem kazandığınız bir sistem “İDEAL” diyebileceğimiz bir iş modelidir. Bunu daha basit anlatamıyorum. Buna ulaşmak da çok büyük bir ŞANS. Evet bu kelimeyi kasıtlı kullanıyorum. %100 ideal işi bulmak, içinde büyük bir talihi de barındırıyor.
Tanımımızdan “EĞLENCE” kelimesini kaldırdığımızda, olaya biraz daha objektif bakabiliriz. Sonuçta kimin ne yaparken keyif aldığını anlamanın da sistematik bir yanı var. Fakat bu sorgulamayı herkes kendisi için yapmalı. Bu sebeple BENİM AÇIMDAN “İDEALE YAKIN” iş modelini maddeler halinde tanımlamaya çalışacağım:
- İdeale yakın işin üretimi için yoğun bilgi gerekmelidir. Bu sayede herkes tarafından üretilemez.
- İdeale yakın işin sonucu çıkan ürün/hizmet hitap ettiği kitle tarafından yakıcı nitelikte önem teşkil etmelidir. Müşterisi bu ürün/hizmet olmazsa gelir kaybı yaşamalı yada sistemi çalışmamalıdır.
- İdeale yakın işte bir defa sistem kurulunca defalarca kopyası satılabilmelidir. Böylelikle ürün/hizmet ihtiyacı olduğu an satış yapılabilmelidir.
- İdeale yakın işin ürünü fayda sağlamalıdır. Sizden bu ürünü/hizmeti almaları sayesinde tüketicisi de kazanmalıdır.
- Eğer ideale yakın iş tek bir müşteriye ÖZEL olacaksa bedeli çok yüksek olmalıdır.
Bu maddelere göre bakıyorum ideal iş kavramına ve mesleğimi uzun zamandır sorgulamaktayım. Mimarlık okudum. Bir binanın tasarımdan uygulamasına tüm aşamalarında görev aldım. Gelin mesleği bu maddeler ışığında tekrar değerlendirelim:
- Ne kadar yoğun bilgi gerektirdiğine inansak da bina üretim aşamaları herkes tarafından bilinir. Ancak nitelikli yapılarda çok yoğun mühendislik bilgisi ihtiyacı vardır. Bu da nitelikli bilgiye ihtiyaç duyulan alanı çok azaltıyor. Yeni mezun bir mimar, imar yönetmeliğini öğrendikten, gerekli program bilgisi olduktan sonra belediyenin de yönlendirmesi ile çok rahat bir biçimde ülkemizde talep edilen MİMARİ PROJE HİZMETİNİ sunabilir. Ayrıca her yıl daha da çok mezun veren eğitim sistemimiz sayesinde 8000 yeni meslektaşımız ortaya çıkmakta. Bu da mimarlık/mühendislik hizmetinin toplam inşaat maliyetindeki yerini %2-3 oranlarına düşürmektedir. Kısacası 100 m2 bir villanın satış fiyatı 1milyon tl ise bunun mühendislik/mimarlık hizmetleri için harcanan miktarı 20/30 bin tl civarında kalmaktadır. Apartmanlarda m2 bazında bu ücretler çok daha düşerken nitelikli yapı diyebileceğimiz hastane benzeri yapılarda %2-3 daha fazla olmaktadır. Bahsettiğimiz 20/30 bin tl bedelden para kazanmaya çalışan en az 5 farklı mühendis/mimar olduğunu da söylemek gerekiyor. (Eğer yasal zorunluluk olmasa kimsenin bu hizmeti talep dahi etmeyeceğini de üzülerek söylemek gerekiyor. Ne de olsa inşaattan hepimiz anlıyoruz.) Özetleyecek olursak rekabet çok, talep edilen ürünün niteliği az, ödenen para düşük.
- Bilgisayar destekli çizim programlarının kullanımı ile KOPYALAMA kolaylaşsa da mimarlık hizmeti her bina için tekrar tasarım gerektirmektedir. “Bunun aynısını istiyorum” deseniz bile yapınızın arsa sınırları buna imkan tanımayabilir. Kısacası mimarlık yapıya özgüdür. Tekrarlanamaz. Benzeri yapılabilir.
Anlaşıldığı üzere günümüz şartlarında MİMARLIK mesleği, özellikle ülke şartlarında yapılması güç, getirisi düşük bir yapıdadır. Siz de kendi mesleğinize bu açılardan bakabilirsiniz. Son zamanlarda yazılım alanında yaşanan gelişmelerin bu kadar önemli getiriler sunmasını da yine yukarıda bahsettiğim maddeler ile açıklayabiliyorum.
Bir yazılım ürününü düşünelim. Üretimi bilgiye dayalı olacaktır. Bir kez üretildiğinde defalarca kez kolaylıkla satılabilecektir. Yakıcı bir ihtiyacı da karşılıyorsa ve fayda üretiyorsa ideal bir model kurmuşsunuz demektir.
